“Vaka trendindeki artış sınıflara da yansıyor”

“Vaka trendindeki artış sınıflara da yansıyor”

“Vaka trendindeki artış sınıflara da yansıyor”

Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, NTV canlı yayınında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Özer, 71 bin 320 okuldan hiç birinin vaka nedeniyle kapatılmadığını ancak kapatılan sınıflar bulunduğunu söyledi.

"Sınıf bazlı" ve "vaka bazlı" sürecin yönetildiğini aktaran Özer, "Eğer bir sınıfta okul öncesi hariç, herhangi bir sınıfta öğretmen ve öğrenciden kaynaklanan 2 pozitif vaka varsa sınıfta 14 gün eğitime ara veriyoruz ama kendi başlarına bırakmıyoruz. Aynı zamanda dijital platformların üzerinden dersleri canlı yapmaya devam ediyorlar" bilgisini verdi.

"Sağlık Bakanlığımızın her gün açıkladığı vaka sayılarını bizler de takip ediyoruz"

Sınıfların karantinaya alındı diye kapanmadığını tekrarlayan Bakan Özer, 14 gün sonra öğrenci ve öğretmenlerin tekrar sınıflarına, yüz yüze eğitime geri döndüklerini söyledi.

Bakan Özer, şunları kaydetti:

"Aynı zamanda Sağlık Bakanlığımızın her gün açıkladığı vaka sayılarını bizler de takip ediyoruz. Eğer trend artıyorsa bu artış mutlaka bizim sınıflarımıza da yansıyor. Çünkü okullar izole ortamlar değil, sadece ders ortamlarında izole ama bu çocuklarımız 18 milyon öğrencimiz, 1,8 milyon öğretmenimiz var, 100 binin üzerinde idari personelimiz var, sadece servislerde çalışan 150 bin. 20 milyonluk bir kitle. Eğitim, öğretimden sonra bu kitle okul dışına taşınıyor. Kapatılan sınıf sayısı gayet doğal, çünkü toplumdaki vaka sayısı artıyor. Okullar yeterli önlemi almadığı için vaka artışı, kapatılan sınıf sayısının arttığı varsayımının dayandığı hiçbir bilimsel veri yok."

Öğretmenlerin aşı durumu

Bakan Özer, öğretmenlerin aşı oranlarına ilişkin soruyu da yanıtladı.

Öğretmenlerin aşı oranının her geçen gün arttığına dikkati çeken Özer, şöyle konuştu:

"Sadece öğretmenlerimizde değil, diğer çalışanlarımızda da artıyor. Aşı gönüllülük esasına dayalı yapılıyor. Sadece biz ilave olarak aşı olmamışsa haftada iki kere çalışanlarımızdan PCR yaptırmasını zorunlu kıldık ve süreçte gayet başarılı bir şekilde gidiyor. 6 Ağustos'ta benim göreve başladığım tarihte, 1 doz aşı olmuş öğretmen oranı yüzde 73'tü. Geldiğimiz 17 Eylül tarihi itibariyle 1 doz aşı olan öğretmen oranı yüzde 92. Türkiye ortalaması ise yüzde 83. Burada da 8 puanlık Türkiye ortalamasının üstünde bir seyir söz konusu. Diğer taraftan 2 doz aşı olmuş öğretmen sayımız 6 Ağustos'ta yüzde 59'du. 17 Eylül tarihi itibariyle bu da yüzde 80'e varmış durumda. Fark 20 puan. Öğretmelerimize buradan teşekkür ediyorum."

"PCR testleri sonucunda pozitif belirlenen öğretmen var mı?" sorusu üzerine Özer, "Var. Aslında bu alınan önlemin ne kadar doğru olduğunu gösterdi. Hiçbir semptom göstermemiş, aşı olmamış ama PCR yaptırdığı zaman pozitif olan vakalar ortaya çıktı. Eğer PCR yaptırmamış olsaydık o öğretmenlerimiz okula gidecekti. Biz, kurallara uyduğumuz zaman en steril, en güvenli ortam olan okullarımız yüz yüze açık kalmasıyla ilgili avantajlı duruma geçmiş olacağız. Bizim vaka bazlı, sınıf bazlı yaklaşımımız, dönemin sonuna kadar, inşallah sonraki dönemde okulların yüz yüze açık kalmasıyla ilgili ciddi bir avantaj sağlayacak" dedi.

"200'e yakın okul ikili eğitime geçti"

Salgın nedeniyle kaç okulda ikili eğitime geçildiğine yönelik bir soru üzerine ise Bakan Özer, 850 bin okul içerisinde kalabalık olan sınıflar bulunduğunu aktarırken, bunun en önemli nedeninin ise okul yapımı için arsa bulunamayan yerler olduğunu söyledi.

Bu ve deprem güçlendirmesi nedeniyle ikili eğitimin bazı yerlerde sürdüğünü belirten Özer, ancak bu durumun yaygın olmadığını ve lokalde bazı yerlerde yapıldığını söyledi. Özer, "Tüm Türkiye'de 200'e yakın okul sadece bu tedbirden dolayı ikili eğitime geçti, bu yaygın bir durum değil" diye konuştu.

"Sağlık Bakanlığına bir öneri götürdük"

Hafta sonu eğitimleriyle ilgili haberlere de değinen Özer, hafta sonu eğitim yapmayla ilgili sistematik bir yaklaşımları olmadığını, sorun bazlı, okullar özelinde çözümler üretmeye çalıştıklarını ifade etti.

Bakan Özer, bir sınıfta iki vaka olması durumunda o sınıfta yüz yüze eğitime 14 gün ara verdiklerini ve o öğrencilerin dijital platformlar üzerinden evlerinde eğitime devam ettiğini belirterek, şöyle devam etti:

"Sağlık Bakanlığına bir öneri götürdük. Sınıftaki diğer öğrenciler, yakın temaslı kaydediliyor ama hiçbir semptom göstermiyor. Eğer bir hafta sonrasında öğrencinin velisi PCR yaptırmasına izin verirse ve PCR sonucu negatif çıkarsa bir hafta sonra sınıfa geri dönsün. Eğer velisi PCR yaptırmasına izin vermezse 14 gün karantina sürecini tamamlayalım. Sağlık Bakanımız da pozitif yaklaştı, bunun uygulanabilir bir şey olabileceğine. Önümüzdeki hafta Bilim Kurulunda da değerlendirecekler. Böyle bir şey olduğu zaman ara verilen sınıfların tekrar yüz yüze eğitime dönmesi aralığı daralacak, dolayısıyla çok daha sürdürülebilir bir yaklaşım ortaya konulmuş olunacak."

Okullarda PCR taraması

Okullarda rastgele PCR taramasına ilişkin detaylarve bunun eğitim yılı boyunca devam edecek rutin bir uygulama olup olmayacağı konusunda Özer, bunun Sağlık Bakanlığının örneklemler üzerinde okullardaki durumu kontrol edebilmek için Milli Eğitim Bakanlığı ile yürüteceği bir yaklaşım olduğunu söyledi.

Bunun okullardaki sağlık önlemleriyle ilgili toplumu rahatlatacağını belirten Özer, şöyle devam etti:

"Velisinin rızası olmayan hiçbir öğrenciye PCR testi uygulanmayacak birinci nokta o. İkinci nokta, Sağlık Bakanımızla görüştük, çocuklarımızdan burundan PCR alınmayacak, tükürük üzerinden PCR testi yapılacak. Dolayısıyla çok daha kolay, uygulanabilir bir PCR yaklaşımı olacak. Bu bizim elimizi güçlendirecek. Çünkü rutin önlemin dışında arada farklı zamanlarda herhangi tespit edemediğimiz bir vaka varsa, tedbir alarak o sınıflarımızda yüz yüze eğitime ara vererek 14 günlük veya Sağlık Bakanlığı kabul ederse bir hafta sonra eğitim sistemine döndürmeyle ilgili ilave bir kontrol mekanizması getirecek."

Burada ağırlık verecekleri yerlerin okullardan ziyade pansiyonlar olduğunu belirten Özer, pansiyonlar için rastgele değil belli periyotlarda ve velilerin rızası dahilinde PCR yapacaklarını, böylece süreci daha kontrollü yönetebilme imkanına kavuşacaklarını ifade etti.